Bir gün aslanın yolu üç boÄŸanın (Anadolu’daki kullanımıyla: öküzün) otladığı çayıra düşmüş. Üçü de birbirinden besili öküzleri görünce aslanın aÄŸzı iyice sulanmış, “Bunların her biri beni bir hafta idare eder” diye düşünmüş. Öküzler de tehlikeyi hissedip birbirlerine sokulmuÅŸ, boynuzları ileri çıkarmışlar. İşinin kolay olmayacağını kestiren aslan yumuÅŸak ve barışçı bir sesle “Merhaba öküz arkadaÅŸlar, nasılsınız?” diye seslenmiÅŸ. Öküzler de tedbiri elden bırakmadan “İyiyiz sayın kralımız, saÄŸolun” diye cevap vermiÅŸler. Öküzlerin yine de gevÅŸemediklerini gören aslanın aklına bir fikir gelmiÅŸ. “Korkmayın öküz arkadaÅŸlar” demiÅŸ “Buraya sizi yemek için gelmedim…” Sonra inandırıcı sesiyle devam etmiÅŸ: “Tam tersine, siz bu otlaktayken dışarda beliren tehlikelere karşı sizi uyarmaya geldim. Haberiniz olsun, son günlerde kaplan, panter ve sırtlan çok azdı. Herkese saldırıyorlar. Üstelik insanoÄŸlu da buraları keÅŸfetti ve yiyecek bulmak için hergün gelmeye baÅŸladı. Ben de kralınız olarak sizleri uyarmaya geldim.” Bu sözler üç öküzün üzerinde gereken etkiyi yapmış, öküzler gevÅŸemiÅŸ ve dışardan gelecek tehlikelere karşı kendilerini koruma planları yapmaya baÅŸlamışlar.
Birkaç gün sonra aslanın midesi iyice kazınmaya baÅŸlamış. O sırada akça öküz ilerdeki dereden su içmeye gitmiÅŸ. Aslan kara öküzle sarı öküzü yanına çağırıp fısıldayarak ve sesine korku ifadesi vererek şöyle demiÅŸ: “ArkadaÅŸlar büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Bu akça öküzün beyazlığı çok uzaklardan dikkat çekiyor, geceleri bile görünüyor. Düşmanlarımız bunu görür ve yerimizi bulursa mahfoluruz. Benim düşüncem ÅŸu ki, bu akça öküzden kurtulalım, böylece kendimizi güvenceye alalım. Ne dersiniz ?” Uzun süredir aynı otlakta kaldıkları için yiyecekleri de azalmaya baÅŸlamış olduÄŸundan sarı öküzle kara öküz hemen aslanın fikrine katılmışlar.”Aslan kralımız haklıdır” derken bundan sonra otlakların ikiye bölüneceÄŸini düşünüyorlarmış. Aslan devam etmiÅŸ: “Åžimdi bunu otlaktan dışarı gönderirsek hem yerimizi belli etmiÅŸ oluruz hem de akça öküz düşmanlara yem olur. Yani hem tehlike yaratmış hem de düşmanlarımıza iyilik yapmış olacağız. Diyorum ki akça öküzü ben yiyeyim de düşmanlara yar olmasın.” Kara öküzle sarı öküz bu fikre de katılmışlar ve akça öküz hemen aslanın midesine göçüvermiÅŸ.
Aradan birkaç gün daha geçmiÅŸ, bu kez kara öküz ırmaÄŸa su içmeye gittiÄŸinde aslan sarı öküzle konuÅŸmuÅŸ ve kara öküzün karalığının yarattığı tehlikeleri anlatmış. Sarı öküz çabuk ikna olmuÅŸ ve kara öküz de aslanın midesine gitmiÅŸ. Birkaç gün sonra aslan yine acıkmış ve sarı öküzü yanına çağırmış. Sarı öküz gelmiÅŸ ve meraklı bakışlarla aslanın karşısında durmuÅŸ. Aslan kükremiÅŸ: “Ey öküz oÄŸlu öküz! Niye öyle bakıyorsun? Sıranın sana geleceÄŸini hiç düşünmedin mi? Üstelik sana renginin sarılığıyla ilgili hikaye anlatmama da gerek yok!” Sonra bir pençede sarı öküzü devirmiÅŸ ve midesine indirmiÅŸ.
Üç öküzün hikayesi de böylece sona ermiÅŸ. Ama yiyenler de yenenler de hep var olmuÅŸ bugünlere kadar gelmiÅŸ…