AÅŸkla Samimi Olmak..

Her yüzde bir baÅŸka ifade, her bakışta bir baÅŸka anlam. ifadeler, anlamlar neyin açıklaması; susmaların mı yoksa çığlıkların  mı?Kapalı kapılar ardındaki binlerce yüzler… Kafes mi bu kapılar ya da sığınılacak bir mekan mı huzur bulmak için tercih edilen? Neyi arama ve neyi bulma telaşıdır bu yüreklerdeki. “Yol yürümekle bitmez ama yolun sonunu bulanlar yürüyenlerdir” ifadesine mi mukabil olmak isteniyor bu gayretlerle!  yolun sonunda ne var, nasıl bir yolda, nasıl bir sona ulaÅŸmak isteniyor? Peki hangi duygu kuvvetlendiriyordu bu heyecanları… 

Evet, bu duygu AÅžKTI!

AÅŸk önce kalbe düşmüştü, gönlüne Yusuf’u düşüren Züleyha gibi. AÅŸkın tadı insanın içindeki ateÅŸi alevlendirdi sonra aÅŸk suya düştü, tıpkı balığın karnındaki Yunus gibi. AÅŸkla af diledi, aÅŸkla affedildi. Ve aÅŸkla duruldu kalpler. Peki ya aÅŸk neydi! tarifi olmayan bir kelime… O bir nasipliktir, seni bulur dilerse, alevlendirir her halini,sonra durulur yine sende. AÅŸk aÅŸka kavuÅŸana dek gezer her bir zerreni. Asıl yüzü görene dek dayanılmaz acılar misafir olur tüm benliÄŸine.

Ãœmitsiz bir ÅŸekilde Yusuf’a aşık olan Züleyha sırf onu düşünür, esasında sadece ondan bahseder.. Mevlana’nın kelamıyla ” Yüzbinlerce ÅŸeyin adını ansa maksadı da Yusuftu onun, dileÄŸi de Yusuf…” sevenle sevilen ayrılmaz, zira onlar zahiri ayrılıkta bile birbirlerine etki ederler, sırf tezatlarıyla dahi olsa; çünkü aşık sonbahar vari solmuÅŸ olsa da, sevgili ilkbahar gibi parlaktır. Bu aÅŸkın ebedi nuruyla aşıkın gözleri öylesine kamaşır ki, artık o maÅŸuktan baÅŸka bir ÅŸey göremez. Bunun dışında her ÅŸey gölgelerden ibarettir. O kurbanlık bir kuzu misali, “la” kılıcıyla ( hiçbir ilah yoktur) öldürülür ki, geriye sadece “illa” Allah kalır. Ve aÅŸk der ki; “Ben, sende öyle bir fani olmuÅŸum ki tepemden tırnağıma kadar seninle doluydum. Varlığımda bir addan baÅŸka bir ÅŸey kalmadı. Ey güzelim, vücudumda senden baÅŸka bir varlık yok.” (1)

AÅŸk sonra kelama düştü, kalplerde saklı duaları dillendirmek için. Duayla hasret biter, kalbin yükseliÅŸi, vuslat anı duada gizlidir. Her bir kelime bir basamaktır aslında sevgiliye ulaÅŸtıran. Züleyha’nın duasındaydı Yusuf’u!…Ve şöyle yakarıyordu yüce Yaratıcısına

“Rabbim, dedi, gözlerimden bu acıyı kim silecek benim? Kim yıkayacak gözlerimin icini? Kim yıkayacak acılarla dolup taÅŸan kalbimi?
Olsun, dedi. Rabbim, her şeye razıyım. Hepsine razıyım. yeter ki aşktan azad etme kalbimi. Yeter ki göz yaşlarimin serininde yika içimi.
Göz yaşlarimi ve askimi alma, onlar bende kalsin. Bedel olsun. Ödül olsun. Bagiş olsun. Yoksullugum zenginligim olsun.
Asşim yeter, muhabbet denizinin kıyıları ne denli sınırsızmıs göreyim. Aşkım yeter varlığımın anlamı neymiş, çözeyim.
Yeter aşkım, yeter ki askımın kalbime düştüğü yere yükseleyim.
Aşkım yeter, tenimin kafesiyle düştüğüm kuyudan aşkımın tüyleriyle yükseleyim.
Aşkım yeter, tenimin beni hapsettiği zindandan aşkımın kanatlarıyla geçip gideyim.
Aşkla var oldugum yerde yine aşkla yok olayım.
Rabbim, acıya razıyım ama gözyaşım bende kalsın. Razıyım yoklukta var olayım.
Yitirdikçe bulayım. Öldükçe doğayım.
Canım çekildikçe aradan, saf aşktan ibaret kalayım.
Rabbim, dedi Züleyha çıkar aradan takılıp kaldığım tenimi, kaldır aradan saf aşkla aramdaki perdeleri.
Sevginin yanılgısı yok.. Yanlış olan,neyi sevdiÄŸini bilmemek ve yolu yanlış çizmek.. Hangi kaynaktan geldiÄŸini suyun,hangi dağın üstünden döküldüğünü aydınlığın, bilmemek.. Bilmemek yanlış kılar sevgiyi.. Ve aradan perdeleri kaldırarak O’nu bilmek olarak tanımlanan ÅŸey, bu seyr-ü sefer, sadece O’nu bilmeyi bilmenin sancısından ibaret..” (2)

1-Mevlana c.r.
2-Nazan BEKİROĞLU/Yusuf ile züleyha

———————————————

Züleyha arkadaşımın kaleminden..

Bir cevap yazın


*