Bu Yazıyı Televizyon Açıkken Okuyun!

Bu Yazıyı Televizyon Açıkken Okuyun!


“Bilmem ne beyin yaptığı bu güzel teklife yokum!/Yokum diyorrr!”, “Salı akşamı âşıkların dizisi zırt tv ekranlarında sizlerleeee!”, “Tartışmaların kahve tadında olduğu ve sabahların sultanlarının yarıştığı sabah programına hoş geldiniiiiz!”

Televizyon… Hayatımızın ayrılmaz bir parçası. Kimimizin dizisi var kimimizin yarışma programı. Şu bir gerçek ki akşamları yemekten sonra çayımızı yudumlarken tercih edilen en ekonomik eğlence aracı kim ne derse desin “te le viz yon”… Olur mu canım, şöyle zararlıdır beyni böyle öldürüyor. Onu izleyeceğine kitap oku, vs… Hepsi hikaye. Kimse kimseyi kandırmasın 7’den 70’e herkes izliyor. En ciddi akademisyenler bile “Efendim sosyolojik bir araştırma için maalesef izlemek zorunda kalıyorum(!) yoksa izlenecek bir şey yok” derken söylediği yalana kendisi bile inanmıyor. Neymiş, gündemi takip etmek lazımmış. Bıyık altından gülüp “nasıl da sağlam bir bahanem var” diyor kasıla kasıla.

Her şey hanımların beyleri işe, çocukları okula göndermesinden hemen sonra başlar. Kumandanın “on” düğmesine basılır ki o gün, gece evin beyi sabah erken kalkılacağını düşünüp (hanımın dırdırında bir duraklama ve ya dizisinde reklâm arası yakalarsa şayet) kumandayı eline alıncaya kadar geçen süre televizyon günüdür. Bu arada hemen belirtelim bir evde kumanda kimdeyse güç ondadır.

Televizyon izlemek artık öylesine sıradan bir olay ki. “Benim evimde televizyon yok” diyen birisi olduğunda onu şaşkınlık, hayranlık ve kıskançlıkla izliyoruz. O halde soru şu: İnsanlar neden televizyon izliyor? Bu yazıyı kaleme alan kişi ve iyi bir televizyon izleyicisi olarak şunu söylemeliyim ki televizyon insanların kişisel ihtiyaçlarını dolaylı yollardan karşılayan mükemmel bir alettir. Evin hanımı kocasıyla dertleşmek ister ama bu ihtiyacı kocası tarafından “dır dır” olarak addedilir. Böyle bir durumda yalnızlığı paylaşan sadık dost (!) televizyondur.

Evin büyük çocuğu okulda ve dershanede kötü bir gün geçirdi. Deneme sınavından “0” çekti. Biraz kafa dağıtmak için güzel bir dizi izlemek yeterlidir. Sinemaya ne gerek! Zaten bu gün de “kurtlar vadisi gecesi” kesin kaçmaz.
Evin beyi akşam işten heyecanla gelir. Şampiyonlar ligi maçı vardır. Kaçar mı futbol ziyafeti hiç? Hem maça gitmeye ne gerek var. Dünya kadar para ver pozisyonları bile tekrar izleyeme. Otur evinde koltukta yayıla yayıla izle. Cüzdan dostudur televizyon.

Evin küçük kızı. Bayılır aşk dizilerine. Türk edebiyatından fırlayıp ekranlarda yer bulan romanlar. Zavallı Reşat Nuri Güntekin, eserlerinin okuyucularına bu kadar ucuza gideceğini nereden bilebilirdi.(Şaka bir yana bu diziler Cağaloğlu piyasasında Türk klasiklerine olan ilgiyi ciddi anlamda artırmış.) Aşk-ı Memnu, Yaprak Dökümü ve Dudaktan Kalbe… İzleyici kitabı alıp bir gecede okuyuveriyor. Sakın edebi zevk için olduğunu sanmayın, haftaya ne olacak sorusuna cevap bulmak içindir.

İnsanların ihtiyaçlarını karşılıyor dedik. Sıkıldığında, üzüldüğünde, düşündüğünde, dinlendiğinde, yalnızlığında kısaca her bir şeyi yapmak istediğinde açarız televizyonu. Yatak odasında bile yerini almıştır. Çok ilginç değil mi? En mahrem yerde televizyon. Bu konuda yorum yapmayacağım. Öğrenci gelip soruyor. “Hocam ders çalışırken dikkatim dağılıyor” Soruyorum doğal olarak, “ders çalıştığın ortamda televizyon ya da müzik seti gibi bir şey var mı?” cevap, “Evet hocam ders yaparken televizyon açık, ama müzik kanalı” Ben başka ne diyebilirim ki. “Sesini daha fazla aç ki daha iyi çalışabilesin! (Ders çalışma durumu normal olan okurlar bunu üzerlerine alıp televizyonun açıp ders çalışmasın sakın)

Peki durum buysa ne yapmak gerekiyor? Yani çözüm ne? Bana kalırsa çözüm basit. Televizyon izleme saatlerinin yavaştan yavaştan düşürmek. Neden mi? Çünkü bir anda bu ihtiyacınızdan mahrum kalırsanız maazallah krize girebilirsiniz. “Televizyon krizi geçiriyorum” deyip sonra verdiğiniz karardan da cayabilirsiniz. Ortalama bir insanın televizyon karşısında geçirdiği saat sayısı sadece akşamları 4 saat olsa ne kadar yapıyor dersiniz? (Reklam araları dahil) Yani tam olarak bir insan, ömründe zamanının ne kadarını televizyon izleyerek geçiriyor? Hemen söyleyelim, Her akşam 8 ile 12 saatleri arasında televizyon karşısındaysanız bu, 60 yıllık bir hayatın koca bir 10 yılı demektir. İstisnasız her akşam televizyon izleyenler buna çok şaşıracaklar eminim. Üzgünüm ama koca bir zamanı birilerinin yazdığı, bir başkasının oynadığı senaryolara, filmlere ve yarışmalara harcıyoruz. Öyleki bir zaman sonra seyredilen yaşamlara, kişilere ve olaylara gerçek yaşamdan paylar biçiyoruz. Asgari ücretle çalışan işçi, günlük 3-5 lira harçlığa bakan öğrenci kendini ve dertlerini unutup izledikleriyle yaşıyor.

Soruya tekrar geri dönelim arzu ederseniz? Nasıl azaltacağız? Yani bu 10 yılı nasıl birkaç yıla hatta daha aza indirgeyebileceğiz? Her gün izlemek yerine birkaç günde bir izleyerek başlayabilirsiniz. Akabinde 3-4 saat yerine 1 saati geçmemeye gayret ederek. Boşalan saatleri “saatlerce kitap okumayla geçireceğim” diye ciddi bir karar vermek biraz yürek biraz da azim işidir. Bu nedenle baştan özgüveninizi kaybetmemek için kendinize yararlı ve zevk veren alternatif eğlence araçları üretin. Sinema, tiyatro, konser biraz pahalı olabilir. Bütçeniz elveriyorsa kaçınmayın. Ekonomik olanlar mı? Kitap okuma en başta geliyor. Akşamın 8’inden sonra başka ne yapılabilir ki? İsterseniz bu soruya daha detaylı cevabı bir dahaki yazı da verelim. Hem yerimiz buna müsait değil hem de en azından bu konuda düşünme fırsatınız olur. Bu arada televizyon izlemeyenler, bu konuda yaratıcı olanlar lütfen bir dahaki sayıya kadar bana mail atarak önerilerinizi paylaşın.

Çocuk: -Akşamları tam saat 08.15’te annemle babam televizyonu kapatıyorlar.
Öğretmen: -Peki, sonra sen ne yapıyorsun?
Çocuk: -Hiiiç. Odama gidip kendi televizyonumu açıyorum.

Sayılarla Televizyon ve Türkiye
• Türkler günde 5 saatten fazla televizyon izliyor.
• En çok ev hanımları televizyon seyrediyor.(5,72 saat)
• İç Anadolu Bölgesi en fazla televizyon seyredilen bölge (5,85 saat)
• Televizyon izleme saati, gelir seviyesi yükseldikçe azalıyor.
• Cumartesi ve ya Pazar günü 10 saatten fazla televizyon izleyenlerin oranı %14’tür.
• Türk izleyicisinin yarısından fazlası televizyon kanallarına güveniyor.
• Akdeniz Bölgesi evlilik yarışmalarını çok fazla izliyor.
• Güneydoğu Anadolu Bölgesi dini içerikli programları daha fazla izliyor.
• Türk halkının %19’u reklâmların tamamını seyrederken, %35’i biraz seyredip kapatmakta, %40’ı ise reklâmlar baÅŸlar baÅŸlamaz kanal deÄŸiÅŸtirmektedir.
• Kadınlar erkeklerden daha fazla reklâm seyrediyor.

Sayısal veriler, RTÃœK’ün 4.606 kiÅŸi üzerinde yaptığı, “Televizyon izleme eÄŸilimleri” adlı araÅŸtırmadan alınmıştır

————-

Murat Tunalı

2 thoughts on “Bu Yazıyı Televizyon Açıkken Okuyun!”

  1. televizyon innsanları düşündüren biÅŸey aslında mesela bir diziyi izlerken dizi bittikten sonra bi sonraki bölümde ne olacak diye! ne iÅŸine yarayacaksa … türkiyede televizyonsuz eve nasıl ÅŸaşılıyorsa rusyada da kitaplıksız yere öyle ÅŸaşılıyormuÅŸ.

  2. Efsaneye göre televizyon bilinçli kullanıldığında gerçekten çok faydalı bir aletmiş.
    Fakat bu söylentiyi doÄŸrulayacak herhangi bir gerçek örneÄŸin varlığı efsane kadar laklaka’dır.

    Verdiği faydanın, zarardan daha fazla olduğuna inanmıyorum.

Bir cevap yazın


*