Dindar Oduncu ve Åžeytan…

Bir zamanlar, köylerinin ortasında büyüyen dev bir aÄŸaca tapan ilkelbir kabilenin yakınındaki ormanda yaÅŸayan dindar bir oduncu vardı.Günün birinde oduncu, kabilenin taptığı aÄŸacı kesmeye karar verdi.Onlara, taptıkları ÅŸeyin yalnızca Allah (c.c)’ın yarattığı bir varlıkolduÄŸunu, bir aÄŸaç yerine Allah (c.c)’a tapmaları gerektiÄŸini göstermekistiyordu.

Ormanda yürürken, önüne bir adam çıktı ve nereye gittiğini sordu.
“Allah (c.c) rızası için, ormanda yaÅŸayan kabilenin taptığı aÄŸacı kesmeye gidiyorum.” dedi.

“Bu bir hata olur.” diye uyardı adam.

“Sen kim oluyorsun da bana ne yapmam gerektiÄŸini söylüyorsun?” diye sordu oduncu.

“Ben Åžeytanım ve senin o aÄŸacı kesmene izin vermeyeceÄŸim.”
Oduncu çok öfkelendi. Şeytanı tuttuğu gibi yere devirdi ve baltayı boynuna dayadı.

Åžeytan dedi ki: “Hiç de makul davranmıyorsun. Kabile kutsal aÄŸaçlarınıkesmene izin vermeyecektir. EÄŸer tek bir balta bile vursan, muhtemelenseni öldüreceklerdir. Karın dul, çocukların yetim kalacak. Bununyanında aÄŸacı kessen ve oradan kaçabilsen bile, tapacak bir baÅŸka aÄŸaçbulacaklar. Akıllı ol.”

Şeytan genellikle akıl ve mantığın sesiyle konuşur. Hepimiz içimizde,doğru bildiğimize ve doğru olduğuna inanarak yaptığımıza karşı çıkanikna edici bir batınî ses duyarız. İçimizde daima doğru olandan dahakolay olanı yapmak için nedenler bulan bir şey vardır.

Åžeytan devam etti: “Seninle bir anlaÅŸma yapalım. Ben senin yoksul, amageniÅŸ bir aileye sahip dindar bir insan olduÄŸunu biliyorum. AyrıcabaÅŸkalarına yardım etmeyi de seversin. Her sabah yatağının altına ikialtın koyacağım. Kendini öldürüp, hiçbir ÅŸey baÅŸaramamak yerine, hergün iki altın kazanacaksın. Bu parayı ailenin ihtiyaçları içinharcadığın gibi, yoksullara da yardım edebilirsin.”

Oduncu kabul etti. Ertesi sabah kalktığında yatağının altında yepyeniiki altın buldu. Ailesi için yiyecek ve yeni giysiler aldı ve gerikalanını yoksulara dağıttı. Ertesi gün oduncu hiçbir şey bulamadı.Yatak odasının altını üstüne getirdi, ancak altınlar yoktu.

Åžeytanın ihanetinden küplere binmiÅŸ halde, baltasını aldı ve yine o devaÄŸacı kesmek için yola koyuldu. Yine yoluna Åžeytan çıktı. Gülümseyereksordu: “Nereye gittiÄŸini sanıyorsun?”
“Yalancı sahtekar! O aÄŸacı kesmeye gidiyorum.”

Åžeytan oduncunun göğsüne tek parmağıyla dokundu. Oduncu bu dokunuÅŸungücüyle nefesi kesilmiÅŸ halde yere yığıldı. Sonra Åžeytan parmağınıoduncunun göğsüne batırdı ve onu yere çiviledi. Åžeytan dedi ki: “Beniöldürmek mi istiyorsun? Ä°ki gün önce beni öldürmek üzereydin. O aÄŸacadokunmayacağına söz ver; yoksa ben seni öldüreceÄŸim.”

Oduncu cevap verdi. “AÄŸaca hiçbir zarar vermeyeceÄŸime söz veriyorum.Yalnız bana bir ÅŸeyi açıkla. Ä°ki gün önce seni kolaylıkla yenmiÅŸtim. BuolaÄŸanüstü gücü bugün nereden buldun?”
Åžeytan tekrar gülümsedi: “O gün o aÄŸacı Allah (c.c) aÅŸkına öldürmeyegidiyordun. Bu gün ise iki altın parçası için benimle savaşıyorsun!”

Oduncunun samimiyeti geçici idi ve Şeytan tarafından kolaylıklabozuldu. Aslında motivasyonumuz çok safi olmamasına rağmen, kaç kez tambir ihlasla hareket ettiğimizi düşünerek kendimizi kandırdık?

————————-

Prof. Dr. Robert Frager’ın “Kalp Nefs ve Ruh” adlı kitabından alıntıdır.

Bir cevap yazın


*